قوله
تعالى يا { يا
أيها الذين
آمنوا لا
تكونوا
كالذين آذوا
موسى }
309- "Ey
inananlar! Musa'yı incitenler Gibi Olmayın ... " (Ahzab 69)
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أخبرنا روح
قال حدثنا عوف
عن خلاس عن
أبي هريرة عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال كان
موسى عليه
السلام حييا
ستيرا لا يري
من جلده شيئا
استحياء فآذاه
بعض بني
إسرائيل
فقالوا ما
استتر هذا
الستر إلا من
شيء بجلده إما
برص وإما أدرة
أو آفة فدخل
ليغتسل ووضع
ثيابه على
الحجر فعدا
الحجر بثيابه
فخرج يشتد في
أثره فرآه بنو
إسرائيل أحسن
الناس خلقا
وأبرأه مما
يقولون فذلك
قوله عز وجل {
يا أيها الذين
آمنوا لا
تكونوا كالذين
آذوا موسى }
[-: 11360 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şüphesiz ki Musa
çok haya sahibi ve kendisini örtmeye çok dikkat eden bir kişiydi. Utancından
dolayı cildinden bir şey gözükmezdi. İsrail oğullarından bazıları şunu
söyleyerek ona eziyet edip: ''Bunun bu kadar örtünmesi, ancak derisindeki bir
ayıptan dolayıdır. Bunda ya alaca hastalığı veya yumurat fıtığı var yahut da
başka bir dert var'' dediler. Hz. Musa yıkanmak için suya girip elbiselerini
bir taşın üzerine bırakınca, taş elbiseyi alıp kaçmaya başladı. Musa elbiseyi
almak için sudan çıkınca İsrail oğulları onun yaratılış olarak insanların en
güzeli olduğunu gördüler ve Allah onu İsrail oğullarının söylediklerinden
temize çıkardı. İşte Yüce Allah'ın: ''Ey inananlar! Musa'yı incitenler gibi
olmayın ... '' ayeti bunu açıklamaktadır" buyurdu.
Tuhfe: 12302
Diğer tahric: Buhari
(278, 3404, 4799); Müslim (339); Tirmizi (3221); Ahmed, Müsned (9091); Tahavi,
Şerh Müşki!i'!-Asar (67); İbn Hibban (6211).
أخبرنا
إسحاق بن
إبراهيم قال
أخبرنا النضر
عن عوف بهذا
الإسناد مثله
[-: 11361 :-] Avf, aynı senetle buna
benzer bir rivayette bulundu.
قوله
تعالى إن هو
إلا نذير لكم
بين يدي عذاب
شديد
- سورة
سبإ بسم الله
الرحمن
الرحيم
310- " ... 0
Ancak Şiddetli Bir Azap Gelip Çatmadan Evvel Sizi Uyaran Bir Peygamberdir"
(Sebe 46)
أخبرني
إبراهيم بن
يعقوب قال
حدثني عمر بن
حفص بن غياث
قال حدثنا أبي
قال حدثنا
الأعمش قال
حدثني عمرو بن
مرة عن سعيد
بن جبير عن بن
عباس قال لما
نزلت وأنذر
عشيرتك
الأقربين صعد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
الصفا فجعل
ينادي يا بني
فهر يا بني
عدي يا بني
فلان لبطون
قريش حتى اجتمعوا
فجعل الرجل
إذا لم يستطع
أن يخرج أرسل
رسولا ينظر
وجاء أبو لهب
وقريش
فاجتمعوا
فقال أرأيتم
لو أخبرتكم أن
خيلا بالوادي
تريد أن تغير
عليكم أكنتم
مصدقي قالوا
نعم ما جربنا
عليك إلا صدقا
قال فإني نذير
لكم بين يدي عذاب
شديد قال أبو
لهب تبا لك
سائر اليوم
ألهذا جمعتنا
فنزلت { تبت
يدا أبي لهب }
المسد
[-: 11362 :-] İbn-i Abbas anlatıyor:
"Önce en yakın akrabalarını uyar" (Şuara 214) ayeti nazil olduğu
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Safa tepesine çıkıp: ''Ey Fihr
oğulları! Ey Adiyy oğulları! Ey falan oğulları" deyip Kureyş kollarına
toplanmaları için seslenince etrafında toplandılar. Öyle ki oraya şahsen
gidemeyenler de -ne olduğunu öğrenmek için- yerlerine başkasını
gönderiyorlardı. Ebu Leheb dahil Kureyşliler oraya gittiler. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onlara: ''Ben size, ''Şu vadiden süvariler geliyor size
baskın yapacak'' desem bana inanır mısınız?" deyince, Kureyşliler: ''Evet
inanım. Çünkü senin hiç yalan söylediğini işitmedik" dediler. Bunun
üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben sizi, şiddetli
bir azap la uyarıyorum" deyince Ebu Leheb şu cevabı verdi: flBugün sona
ermeden kahrolasın. Bunun için mi bizi buraya topladın7f1 Bunun üzerine Tebbet
suresi indi.
Tuhfe: 5594
10753'te tahrici
geçmişti.
قوله
تعالى إنه
سميع قريب
311- " ...
Doğrusu O, işitendir, Yakın Olandır" (Sebe 50)
أخبرنا عبدة
بن عبد الله
عن سويد عن
زهير قال حدثنا
عاصم عن أبي
عثمان قال
حدثني أبو
موسى قال كنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في سفر
فأشرف الناس
على واد
فجهروا
بالتكبير
والتهليل
الله أكبر
الله أكبر لا
إله إلا الله
ورفع عاصم
صوته فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم يا أيها
الناس أربعوا
على أنفسكم إن
الذي تدعون
ليس بأصم إنه
سميع قريب إنه
معكم أعادها
ثلاث مرات قال
أبو موسى
فسمعني أقول
وأنا خلفه لا
حول ولا قوة
إلا بالله
فقال يا عبد
الله بن قيس
ألا أدلك على
كلمة من كنوز
الجنة قلت بلى
فداك أبي وأمي
قال لا حول
ولا قوة إلا
بالله
[-: 11363 :-] Ebu Musa bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculuktayken
insanlar bir vadiye gelince yüksek sesle tekbir ve tehlil getirip: flAllahu ekber,
Allahu ekber; La ilahe illailah" dediler. -Ravi Asım da sesini yükseltti-
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Kendinize
acıyınız. Siz ne sağıra dua ediyorsunuz ne de gaibe. Sizi duyan ve görene dua
ediyorsunuz. Dua ettiğiniz kişi size bineğinin boynundan daha yakındır"
buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü üç defa tekrar etti.
Benim de arkasında: "La havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyy'il-azım
(Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur)" diyordum, bana dedi ki: ''Ey
Abdullah b. Kays! Sana Cennet hazinelerinden birini göstereyim mi?" Ben:
"Evet. Anam babam sana feda olsun!" karşılığını verince: "Güç ve
kuvvet ancak Allah'a mahsustur (sözüdür)" buyurdu.
Tuhfe: 9017
7632'de tahrici
geçmişti.
قوله
تعالى جاء
الحق وما
يبدىء الباطل
وما يعيد
312- " ... Hak
Geldi; Artık Batıl Ne Yeniden Başlar, Ne de Geri Gelir" (Sebe 49)
أخبرنا محمد
بن المثنى عن
سفيان عن بن
أبي نجيح عن
مجاهد عن أبي
معمر عن عبد
الله بن مسعود
قال دخل النبي
صلى الله عليه
وسلم المسجد
وحول الكعبة
ستون وثلاث
مائة نصب فجعل
يطعنها بعود في
يده وجعل يقول
{ جاء الحق
وزهق الباطل
إن الباطل كان
زهوقا } وجاء
الحق وما
يبدىء الباطل
وما يعيد
[-: 11364 :-] Abdullah b. Mes'ud'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kabe'ye girdiği
zaman Kabe'nin etrafında üç yüz altmış put vardı. Putları elindeki bir çubukla
devirip: "De ki: Hak geldi, batılortadan kalkmaya mahkumdur." (isra
Sur. 81) ve "De ki: Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri
gelir" demeye başladı.
Tuhfe: 9334
11234'te tahrici
geçmişti.